ANKARA (üçüncüsayfahaber) - Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Grup Başkanvekili, Manisa Milletvekili Erkan Akçay, Montrö Boğazlar Sözleşmesi üzerinden kara propaganda ve kirli algı üreterek milletin aklının bulandırmak istendiğini belirterek, "1936 tarihli Montrö Boğazlar Sözleşmesi Lozan Anlaşması'nın tamamlayıcı bir halkası, ayrılmaz bir parçasıdır. Montrö kırmızı çizgimizdir" dedi.
TBMM Genel Kurulu'nda konuşan MHP Grup Başkanvekili Akçay, 104 emekli amiralin bildirisiyle darbe senaryolarının tekrar sıçratılmaya çalışıldığını, bildirinin de artniyetli olduğuna dikkat çekti.
MHP Grup Başkanvekili, Manisa Milletvekili Erkan Akçay, şunları söyledi:
BİLDİRİ ARTNİYETLİ BİR GİRİŞİM
"4 Nisan 2021 tarihinde gece saat 02.00 sularında 104 emekli amiral tarafından bir bildiri yayınlanmıştır. Muhtıra üslubuyla kaleme alınan bu bildiri, şekliyle, usulüyle, mahiyetiyle kargaşa ve kaosa hizmet eden, hukuk dışı, vesayete hevesli, art niyetli bir girişimdir, bir komitacılık faaliyetidir, Halaskâr Zabitan özentiliğidir. Bu bildiriyle aziz milletimizin takdirleriyle seçilmiş iradeye tehditkâr bir dille parmak sallanmış, tarihin karanlık sayfalarına gömdüğümüz darbe, vesayet ve cunta hayaletleri diriltilmeye çalışılmıştır.
DARBE SENARYOLARI TEKRAR SIÇRATILMAYA ÇALIŞILIYOR
Yakın ve uzak geçmişten tanıdık gelen harici ve dâhilî odakların dünyanın farklı bölgelerinde sahnelenmeye çalışılan darbe senaryoları ülkemize tekrar sıçratılmaya çalışılmaktadır. 30 Ocak 2020'de eski büyükelçiler tarafından başlatılan emekliler bildirisi 1 Nisan 2021'de yinelenmiş, 4 Nisan 2021 tarihli bildiriyle ayyuka çıkmıştır. Bu şüpheli ve kasıtlı bildirilerin bir merkezden organize ve senkronize edildiği aşikârdır. Bu bildiri, Cumhur İttifakı'nın öncülüğünde Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin etkin ve sorun çözen yönetiminde kaybolan yıllarımızı telafi etmeye başladığımız bir dönemde millî iradeyi hedef almıştır. Bu bildiri, Türkiye'nin terörle mücadeledeki başarısını, dış politikadaki kazanımlarını, dünya ve ülke gündemine hâkim olan konumunu emperyal odakların gündemine mahkûm etme girişimidir.
BARBAROS'UN TORUNLARINDAN HİÇ Mİ UTANMADILAR?
Bildiriye imza atanlar mensup oldukları kahraman ordumuzun ve Deniz Kuvvetlerimizin itibarına suikastta bulunmuşlar, âdeta Patrona Halil'in ruhunu diriltmeye heveslenmişlerdir. Ordu-millet bütünleşmesini millet-devlet kenetlenmesi hedef alan bu bildiriyi imzalayanlar Akdeniz'de tam altı ay; yüz seksen iki gün, dört bin üç yüz altmış sekiz saat, 37.081 kilometre kesintisiz, hiçbir liman ziyaretinde bulunmadan seyir görevi yapan vatan bekçisi denizci askerlerimiz Barbaros'un torunlarından hiç mi utanmadılar?
TAM BİR İHANET HALİ
Birçok cephede başarıyla mücadele eden kahraman ordumuzun moralini bozarak içine fitne sokmaya çalışılması tam bir ihanet hâlidir.
15 Temmuzu hafife alanların, bugün de bu bildiriye hafife alıyor görüntüsü vermeye çalıştıklarını görüyoruz. Organize ve planlı bir şekilde bu bildiriye meşru bir demokrasi talebi ve ifade özgürlüğü, bildiriyi imzalayanlara demokrasi havarisi gözüyle bakmak fevkalade yanlıştır.
Anayasamızın 12'nci maddesinde temel hak ve hürriyetler, 25'inci maddesinde düşünce ve kanaat hürriyeti, 67'nci maddesinde seçme, seçilme, siyasi faaliyetlerde bulunma hakları güvence altına alınmıştır. Her Türk vatandaşına siyaset yolu açıktır, isteyen parti kurar veya mevcut partilerden birisine üye olarak faaliyet gösterebilir veya bir sivil toplum faaliyeti yürütebilir.
Görüş ifade etmenin yolu bir gece yarısı örgütlü bir şekilde muhtıra mahiyetinde bildiri imzalamak değil Anayasa'nın öngördüğü şekilde haklarını kullanmaktır.
MESELEYİ HAFİFE ALMAKTAN VAZGEÇİLMELİ
Kaldı ki bildiriye imza atanlardan bazı emekli amiraller çeşitli platformlarda -televizyonlarda, gazetelerde, İnternet mecralarında- görüşlerini açıkça ve özgürce ifade etmektedirler. Bu bildirinin altına 'İmza atarım' diyenler şunu bilmelidir ki yüz elli yılı aşkın demokrasi ve siyasi hayatımızda her türlü darbe ve vesayet teşebbüsü siyaseti, demokratik düzeni, millet iradesini hedef almış, sekteye uğratmıştır. 'Eceli gelen dana kasabın bıçağını yalarmış' misali bir atasözümüz vardır. Birtakım siyasetçilerin bu bildiri karşısında amansız, fakatsız, net bir şekilde duramaması kendini inkârdır, çelişkidir, cehalettir. Siyasetçiler cılız beyanlarla bu meseleyi hafife almaktan vazgeçmeli demokrasinin ve aziz milletimizin yanında saf tutmalıdır.
MİLLETİMİZİN AKLI BULANDIRILMAK İSTENİYOR
Montrö Boğazlar Sözleşmesi üzerinden kara propaganda ve kirli algı üreterek milletimizin aklını bulandırmak istiyorlar. 1936 tarihli Montrö Boğazlar Sözleşmesi Lozan Anlaşması'nın tamamlayıcı bir halkası, ayrılmaz bir parçasıdır. Montrö kırmızı çizgimizdir. Karadeniz'in barış ve istikrar güvencesidir. Karanlık bilinçaltlarını gecenin bir yarısında hortlatan darbeci zihniyetler ve onlara çanak tutanlar iyi bilmelidir ki Türkiye'de darbeler sayfası kapanmıştır ve şu unutulmasın ki: Devlet ve millet asla uyumaz ve emekli olmaz.
Bu vesileyle 4 Nisan 1953'te Dumlupınar denizaltımızın yaptığı kazada hayatını kaybeden 81 kahraman denizci askerimizi ve tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum."
TBMM'DE BAŞBUĞ ALPARSLAN TÜRKEŞ'İ ANLATTI
MHP Grup Başkan Vekili Erkan Akçay, TBMM Genel Kurulu'ndaki konuşmasının başında Başbuğ Alparslan Türkeş'i anlattı. Akçay, şunları söyledi:
Alparslan Türkeş, bir fikir ve hareket adamıdır. "En kötü demokrasi en iyi ihtilalden iyidir." diyen Türkeş, cesaretin, ferasetin, feragatin, dirayetin, Türklük gurur ve şuurunun, İslam ahlak ve faziletinin ete ve kemiğe bürünmüş hâlidir. Rahmetli Başbuğ'umuzun hatırası aynı tazelikle zihnimizde ve kalbimizdedir.
TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ FİKRİYATINI SİSTEMLEŞTİRDİ
"4 Nisan 2021, partimizin kurucu Genel Başkanı Başbuğ Alparslan Türkeş'in vefatının 24'üncü seneidevriyesidir. Başbuğ'umuz Alparslan Türkeş, Türk milliyetçiliği fikriyatını sistemleştirerek siyasi aksiyon hâline getirmiş, fikir sahasından siyaset sahnesine taşımış, milliyetçiliği Milliyetçi Hareket Partisiyle bir program hâline getirmiştir. VATAN VE MİLLET SEVDALISI BİR DEVLET ADAMI
Başbuğ Türkeş, ileri görüşlülüğü, isabetli tespitleri, vatan ve millet sevdalısı bir devlet adamı vasfıyla milyonlarca gencin yetişmesine vesile olmuş, bize Türk milliyetçiliği, ülkücülük ve Milliyetçi Hareket Partisi gibi büyük bir miras bırakmıştır.
Başbuğ Türkeş, yalnız Türkiye için değil, tüm Türk dünyası için de bir lider olmuş, o, siyasetin ve devlet hayatının mümtaz şahsiyeti olarak Türk milletinin devletiyle, vatanıyla onurlu bir şekilde kıyamete kadar yaşamasını ülkü edinmiştir. Genç yaşta ülkemizin her alanda kalkınması, kudret sahibi olması için gönül ve düşünce mesaisine başlamış, Dokuz Işık Doktrini'yle milletimize bir düşünce sistemi ve kalkınma modeli armağan etmiştir. Milliyetçiliği millî irade ekseninde demokrasiyle birlikte mütalaa eden Alparslan Türkeş, bir fikir ve hareket adamıdır. "En kötü demokrasi en iyi ihtilalden iyidir." diyen Türkeş, cesaretin, ferasetin, feragatin, dirayetin, Türklük gurur ve şuurunun, İslam ahlak ve faziletinin ete ve kemiğe bürünmüş hâlidir. Rahmetli Başbuğ'umuzun hatırası aynı tazelikle zihnimizde ve kalbimizdedir.
Mücadelesi aynı heyecanla devam etmekte, fikirleri dün olduğu gibi bugün de geleceğimize ışık tutmaktadır.
Bu duygu ve düşüncelerle Başbuğ Alparslan Türkeş'i ve tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum."