Osmanlı döneminde “Millet-i Sadıka” olarak nitelendirilen Ermeniler zamanla kendini aşmış, yaptıklarıyla hudut bilmez olmuştur. 

Tarih boyunca türlü mezalimler yapan birçok devlet, Ermenilerin yanından geçemez olmuştur. 

Kurtuluş Savaşı, Hocalı Soykırımı ve günümüzdeki Karabağ Savaşları’nın dışında da sürekli olarak Türklere eziyet eden ve timsah gözyaşlarıyla kendisini Kurtuluş Savaşı’ndan bu yana acındıran bu zillet ordusu ve onların yaptığı işkencelere değinmek istiyorum. 

Fransa ve Rusya kışkırtmalarıyla; Doğu Anadolu’da tacizlere başlayan Ermeniler, bu hareketlerini akıl almaz boyutlara ulaştırmıştır. "Ermeni Tehciri Yasası" çıktıktan sonra geçtikleri güzargah boyunca, neredeyse tüm Türk köylerine saldıran ve yağmalayan Ermeniler, bu köylerdeki evleri yıkmış, kadınlara ve kızlara tecavüz etmiş, hamile kadınların karınlarını deşip çıkardıkları bebekleri ağaçlara ve duvarlara çivilemişlerdir. 

Yaşlıların ayak parmaklarını kesmiş, katlettikleri birçok insanın kalplerini, ciğerlerini ve dalaklarını duvarlara çiviyle asmışlardır. 

Kaçırdıkları Türk kadınlarını Van- Akdamar Adasına götürmüşler, ellerinden kurtulan kadınların da Van Gölü’nde boğularak ölmesine sebep olmuşlardır. 

Bu ve bunun gibi birçok Türk, bu saldırılar esnasında kaybolmuştur. Esir aldıklarına da türlü türlü işkenceler yapan zillet ordusu, bu yasadan sonra bir daha hiç durmamış ve Türklere her daim türlü türlü ve işkenceler yapmıştır. 

İnsanlıktan utandıran ve kan donduran birçok fotoğraf günümüze kadar ulaşmıştır. 

Erzurum Alaca Köyü’nde bulunan cenazelerin durumunu anlatan Kazım Karabekir; tüm çocukların yüzlerinin süngülenmiş, yaşlılar ve kadınların samanlıklara doldurulup yakılmış, gençlerin tüm uzuvlarının baltalarla parçalanmış ve kalpleri ile ciğerlerinin çivilenmiş olduğunu aktarmıştır. 

Ardahan’ın Arap Camii’inde Ermeni çeteler tarafından camiye doldurulan tam 373 Türk, camiyle beraber diri diri yakılmıştır. 

Aşkale’de tam 900 sivil acımasızca katledilmiş, Bakü Katliamı’nda Rus desteği alan Ermeniler tam 40.000 kişiyi katletmiştir. Yine Azerbaycan’ın Guba Şehri’nde tam 122 köy yakılmış, 30 bine yakın insan vahşi bir şekilde öldürülmüştür. 

1. Dünya Savaşı’nda 40 asker, Ermeni bir doktorun vurduğu zehirli iğne yüzünden vefat etmiş, Iğdır’da bir köyde de 51 kişi su kuyusuna atılarak ölüme terkedilmiştir. 

Hem Anadolu’nun hem de Azerbaycan’ın birçok şehrinde Ermeni mezalimi günümüze kadar devam etmiş, toplamda 2 milyondan fazla insan katledilmiştir.

Yakın zamanda tam 29 yıl önce Hocalı Şehri’nde yaptıkları ise kan donduran cinstendi. 25 Şubat’ı 26’ya bağlayan gece ansızın saldıran Ermeniler, dünyada emsali görülmemiş işkenceler uygulamışlardı. 

Şimdiye kadar saymış olduğum yüzyıllık işkenceleri dışında, ayrıca farklı işkenceler de denemişlerdir. Tüm bunları sadece Ermeni askerleri yapmamış; aynı zamanda ASALA destekli Ermeni çeteleri acımasızca kan dökmüş, insan öldürmüş, esir etmiş, kaçırmış, tecavüz etmiş, türlü işkencelerle insan muhayyilesinin alamayacağı korkunçlukta eziyetler etmiştir. 

Hocalı’nın bir semtinde tek kale maç yapan Ermeniler kale direği olarak kestikleri 2 Azerbaycanlı kadının kafasını koymuşlardır. Uzunca bir arayıştan sonra top bulamayan Ermeniler, yakınlarındaki başı tıraşlı bir çocuğu getirip, oracıkta kafasını kesip top niyetine kullanıp maç yapmışlardır.

Zori Balayan ismindeki bir doktor da 13 yaşındaki bir erkek çocuğa yaptıklarını anlatıyor; Pencereye çivilenen bir erkek çocuğunun inlediğini duyunca oracıkta ölmüş olan bir kadının göğsünü kesip ağzına tıkan cani, küçük çocuğun derisini diri diri yüzmüş ve kaç dakikada öleceğinin -sözde- deneyini yapmıştır. 7 dakika sonra kan kaybından öldüğünü kaydetmiştir. Bu eziyeti 3 farklı çocuğun üzerinde de bir doktor arkadaşıyla uygulamışlardır. Daha sonra ölen çocukları parçalara ayırıp köpeklere yedirmişlerdir.

Hocalı’da Ermeniler yakaladıkları Türklerin ellerini ve ayaklarını canlı canlı hızar ve testere ile kesmişler, kadınların ve kızların önce saçlarının tamamını yolmuş, ardından da kafa derilerini canlı canlı yüzmüşlerdir. Sadece bununla da kalmayıp babalarının gözü önünde çocuklarını ya da çocukların önünde babalarını kurşuna dizip, cesetlerden kopardıkları kafaları sepetlerde biriktirmişlerdir.

Asala; Ermenilerin kurduğu bir örgüt olup; dünyanın birçok yerinde Türklerin çoğunlukla yaşadığı yerlerde bombalı saldırılar, türlü işkenceler, silahlı ve silahsız her yoldan, her yöntemle işkencelerine devam etmiştir. Günümüzde de Asala tohumları yurdumuzu çepeçevre sarmıştır. Serpiştirdikleri tohumlar birlik ve beraberliğe balta vurmak için hala işbirliği yapmakta, kılıktan kılığa girmekte, halka silahla değil; şeytani planlarıyla sinsice yaklaşmaktadırlar. Ancak unutulmamalıdır ki bu ülkede tek yumruk olmuş bir ittifak, aklı başında aydın yöneticiler ve onların tebaaları bulunmaktadır ve meydanları kurt postuna bürünmüş o çakallara bırakmaya kimsenin niyeti yoktur!

Günümüzde de Karabağ’da, Gence’de, Hankendi’de savaşırken yönünü sivil halka çeviren ve Türk illerini bombalayan Ermeniler, sadece kendisinden olan halklardan değil birçok Müslüman ülkeden de destek almakta ve Türklere karşı yaptığı işkenceleri çeşitlendirme gayreti göstermekte; ancak ağızlarının payını misliyle almaktadır. 

Kısa bir dipnot: Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur!