Türk siyasetinde, Cumhur İttifakının üstünlüğü açık ara... 

Sayın Cumhurbaşkanı ile Milliyetçi Hareket'in Liderinin sıklıkla buluşarak birlik mesajı vermeleri elbette karşı cephenin sinir uçlarında zıplamalara neden oluyor.

Bu da yetmezmiş gibi sayın Cumhurbaşkanı'nın Saadet Partisi hamlesi Zillet'te etekleri tutuşturmuşa benziyor.

Zilletin mini minnacık elementlerini diri tutmak adına iki yancı, CHP ve İP'in zorunlu bir nikah tazeleme merasimi yapması hayli normal olsa gerek...

Bugün ortak bir basın açıklaması ile sahne aldı Zillet'in iki yancısı!

"İlkeli ve kararlı yol yürüyüşü"nün ortakları, kararlılık yürüyüşlerini maşallah son rektör protestosunda da gördüğümüz gibi Türkiye'yi dinemitlemek isteyen terör unsurları ile birlikte yürüyorlar.

Hatta daha da ileriye gidip, geleceği şekillendirme adına Anayasadan Türklüğü ve Atatürk'ü çıkarma adına "yan yana" da duruyorlar maşallah!

İki yancı Türkiye sevdası içinde olduklarını da bir kere daha teyyit ve ilan etmez mi, tut tutabilirsen beni!

"Memleket masası"nda ne menem şeyler oturacak da Zillet de iktidar olacakmış...

Bunlar "Memleket Masası" dedikleri ucubenin milli ve ahlaki değerlerden mahrum siyasi güruhla Türkiye'yi düze çıkaracağına nasıl inanıyorlar acaba?

Kurdukları masanın çiğ bir tezgah, çirkin bir tuzağın varlığı olduğunu hala anlamayacaklar mı?

Küflü ve ayağı kırık masanızı Devlet Bahçeli Bey tarif ederken hala uykuda mısınız?

Öyleyse bir kere daha bakın, o küflü masanızın haline!

Ne diyor Milliyetçi Ülkücü Hareket'in Lideri, kulak verin:

"Ayakları kırık ve küflü bir masa marifetiyle Türkiye'nin içine hapsedilmek istendiği tehlikeli süreç basiret ve şuur sahibi hiçbir vatan evladının gözünden kaçmamaktadır. CHP ile İP'in gizli ortak HDPyle birlikte çoktan zillet masasına oturup siyasi kundakçılık görevini üstlendikleri ayan beyan ortadadır."

Ortak bildiride Zillet'e ayrılık zillerinin sıklaşması karşısında bir çırpınış olduğu da göze çarpmıyor değil ortak açıklamada...  

Hemen bir gözdağı... 

CHP'li Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan'ın, "İYİ Parti'nin varlığı Cumhuriyet Halk Partisi sayesindedir" sözü içlerine oturmuş...

Genel Başkanlar, özveri ile Türkiye adına cesur adımlar atıyorlarmış da, buna saygı ve destek vermek; kullanılacak kelimeleri özenle seçmek ve dikkatli olmak gerekiyormuş...

Vay ki vay!

* * * 

Gelelim Musavvat Bey'in PKK sevdalısı, Yunan hayranı Tunç Soyer'e hayranlığına...

Meğer İzmir neymiş de haberimiz yokmuş...

Sıcağı sıcağına Musavvat Bey'in sosyal medyasından çıkan lafçıkları serelim orta yere!
"İzmir, demokrasinin ve hür düşüncenin kalesi" imiş.

"İzmir, hürriyet ve istiklal mücadelesinin mihmandarı" imiş ki, PKK renkleriyle bezeniyor, Yunan renkleriyle süsleniyor!

Ve, "İzmir,  milli ve manevi değerlerin siyaset malzemesi yapılmasına rıza göstermek yerine, onları hassasiyetle koruma iradesinin vücut bulmuş hali" imiş ki; milli değerler bir yana serilmiş de Agememnon'lar, Pagos'lar serpilmiş orta yere...

İzmir'e özel bayrak ve para önerisinde bulunan Soyer'i savunacak son kişi olmalıydın diyeceğim ama şehit yakınımın tepkisi yetti:

“-Çanakkale’de biz yedi düvele bayrağımızı vermedik. Sen ayrı bir bayrak istiyorsun. Niye buraya geliyorsun?"

Veresiye konuşmayınız Musavvat Bey; vatandaşa kulak veriniz!